Son projeleri, kentsel dönüşüm ve ülkemiz mimarlık sektörünü konuştuğumuz Mental Design Works Kurucusu, Mimar Salih Çıkman: "Kentsel dönüşüm sürecinin ciddi manada özümsenmesi ve anlamının iyi oturtulması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle son zamanlarda ülkemizde yapılan dönüşüm çalışmalarına baktığımızda toplum yaşamının, kültürünün ve işleyişinin önemli noktalarının kaçırıldığını görüyoruz" açıklamalarını yapıyor.
Mental Design Works hakkında bilgi alabilir miyiz?
Salih Çıkman: Firmamız insan yaşamının temel gereksinimlerinden olan barınma ihtiyacını günümüz koşulları ile modernize ederek aynı zamanda geçmiş ile ilişkisini de değerlendirip dersler alarak, insan için, yaşam için, doğa için var olma kaygısı taşıyan tasarımlar üretmek adına faaliyetlerine 2010 yılında başlamış olup, çok yönlü değişimlerle birlikte gelişim sürecine devam etmektedir. Günün ihtiyaçlarına göre çalışma alanlarımız da oldukça çeşitli hale gelebilmektedir. Yaşama hizmet eden her noktadaki oluşum süreçleri bizim hikayemizin bir parçası olabilmektedir. Öncelikli temel düşünsel kaygılarımızın yanında her tasarımı birbirinden farklı kılan nitel ve nicel değerleri irdelemek ve özgün çalışmalar ortaya koyabilmek bir diğer amacımızdır. Çalışma arkadaşlarımız mesleki gelişim sürecinin çeşitli aşamalarında olan, yenilikçi, gelişime açık, çok yönlü, araştırmacı, takım ruhunu içinde barındıran, özveriyle çalışan ve mesleğini yaşayan, mesleğinin heyecanını ve renklerini ruhunda barındıran mimarlardan oluşmaktadır. Bilginin ve gelişimin sonu olmadığı gibi her geçen gün birlikte öğrenmeye, üretmeye ve büyümeye devam ediyoruz.
Greenox Residence'in mimarisi size ait, projenin özellikleri hakkında bilgi verir misiniz?
Aycan & Feres İş Ortaklığı tarafından Kağıthane'de hayata geçirilen Greenox Residence, Avrupa Yakası'nın merkezinde, finans merkezlerinin, iş yerlerinin ve alışveriş mekanlarının konumlandığı Büyükdere Caddesi'ne 5 dakikalık yürüme mesafesinde yükseliyor. Kağıthane'nin ikon projesi olması hedeflenen Greenox Residence, 24 katlı blokta A+ konseptte 170 konuttan meydana geliyor.
Greenox'un ilk düşünsel oluşumu konumunun barındırdığı potansiyellerle, dönüşüm açısından değişime yön verebilecek nitelikte olması, hedeflenerek ortaya çıkmıştır. Dönüşümün sadece var olanı yok edip, yerine aynısının yenisini yapmak değil de, yerine koyduklarının çevresel ve kentsel boyutta pozitif noktalarının geliştirilmesi şeklinde yorumlanması ile tasarım şekillenmeye başlamıştır. Projede orman/ağaç strüktürünün doğal katmanlarından esinlenerek, topografyayı etkili bir şekilde kullanıp, yeşille olan bağlantının ikinci boyuttan üçüncü boyuta taşınması ile yaşayan bir organizmanın kabuk haline gelip, çevresiyle bütünleşmesi sağlanmıştır. Yola çıkılan tasarım anlayışına her konuda bağlı kalınarak, tasarımı yaşanabilir kılan ihtiyaçları karşılarken sürdürülebilir olmasını sağlayan sistemler bir araya getirilmiştir. Doğal yaşam verilerinin kontrolünden, yağmur suyunun depolanmasına, cephe sistemine entegre olarak, park ve peyzaj alanları ile dış kabukta bulunan tüm yeşil dokuların sulamasında kullanımına; gri suyun arıtımla yeniden kazandırılması ile su kaynaklarının korunmasına katkı sağlanmasına ve doğadaki su dengesini olumlu etkilemesi ile yeşil döngüye, çatı panellerinde güneş ışığından enerji elde edilmesiyle enerji verimliliğine artılar kazandırılmasına kadar birbirini etkileyen ve tetikleyen kazanımlar sağlanmıştır. Böylece herkes için ortak bir nokta barındıran, dışı içinden gelen, doğal veriyi beslemek adına odak noktası olabilecek, sürdürülebilirlik, enerji verimliliği adına özel nitelikler barındıran ve çevresiyle bütünleşmeyi başarabilen, yaşayan bir tasarım ortaya konulmuştur.
Bu düşünceler doğrultusunda insan ihtiyacını karşılayan tüm faaliyet ve sistemler göz önünde bulunduruldu. Girişte özel, yarı özel, formal ve yarı formal alanlar tanımlanarak, sosyalleşme ve etkileşim avlularında farklı fonksiyonlar içeren mekanlar oluşturuldu. Araç otoparkını ve teknik hacimleri barındıran kısımlar yer altında bulunan 6 katta toplandı. Zeminde insanların ihtiyacına hitap eden hizmet alanlarından sonra 16 katta bulunan konutlar 1+1 ve 2+1 daireler şeklinde tasarlandı. Özel alanların maksimum düzeyde kullanımını sağlayan kurgu geliştirildi. Zemin katta bulunan misafir suitleriyle desteklendi. Teras katında ortak alanların bulunduğu ikinci bir zone oluşturuldu. Bütünsel tasarım bağlamında şehirle bütünleşen bir kat bahçesi içerisinde bulunan Gym, sauna gibi mekanlarda sağlık ve spor aktivitelerini, havuz ve ilişkili olan bar ve oturma alanlarında bireysel ve sosyal aktiviteleri gerçekleştirmeye imkan sunan, şehir seyriyle her noktada keyif alınabilen mekanlar oluşturuldu.
İnşaatı ve tasarım çalışmaları devam eden projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Genel olarak kompleks yaşam alanlarından oluşan çeşitli ölçeklerde projelerimizin tasarım ve üretim aşamaları hızla devam etmektedir. Farklı ölçek, farklı işlev ve farklı lokasyonlarda bulunan projelerimiz daha da artarak devam edecektir. Bunlardan örnek verecek olursak yatırımcılarımız arasında Sur Yapı, STFA, Al - Zamil, Seha, Fuzul ve Adese Ortaklığı, Ünal İnş. Dekon, Erer Yapı, Çakıroğlu İnşaat, Nuk Yapı gibi önemli firmalar yer alıyor.
Son dönemlerde ülkemiz gündeminde olan kentsel dönüşüm çalışmalarını mimari olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle dönüşüm sürecinin ciddi manada özümsenmesi ve anlamının iyi oturtulması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle son zamanlarda ülkemizde yapılan dönüşüm çalışmalarına baktığımızda toplum yaşamının, kültürünün ve işleyişinin önemli noktalarının kaçırıldığını görüyoruz. Dönüşüm denince parsel bazında mevcut yapının ortadan kaldırılarak yerine çok daha yoğun bir yapının konulması veya tamamen içe dönük olup yalnız yaşayan bina kompleksleri şeklinde yaşam alanlarının düzenlenmeye çalışılması, kısaca tamamen maddi kaygılar göz önünde bulundurularak bütüncül olmayan, tasarım felsefesinden uzak bina yığınlarına dönüşen kent merkezleri ile karşı karşıya kalmak oldukça olumsuz bir durum olmaktadır. Bu durumda nüfusun yoğun olarak bulunduğu şehirlerde her şey kördüğüm olmaya başlamaktadır. İnsan yaşamı için gerekli olan en küçük ölçekteki bir yapıdan en üst ölçekteki şehir yaşantısına kadar her aşamada tüm gereklilikler yerine getirilerek, birbirleriyle ilişkileri düşünülerek, bu mekanları yaşatan ve çalıştıran sistem kurguları oluşturularak, herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesiyle yol alınacağına inanıyorum. Bu noktada sadece mimarlar değil, gerekli yatırımları yapanlar ve devlet disiplinlerine varana kadar tüm kolların bilinçli ve donanımlı olması ve birlikte yol alması gerektiği görüşündeyim. Kararlar alınırken toplumsal katılımın da sağlanarak ortak görüş ve karşılıklı bilgi alışverişi ile sürecin gerçekçi ve daha sağlıklı işleyebileceği gerçeğini de göz ardı etmemek gerekmektedir.
İnşaat sektörünün ve mimarinin en önemli sorunları sizce nelerdir?
Süreçlerin işleyiş aşamaları konusu bir tasarımın gerçek hayata geçirilirken onu yaşanabilir ve gerçek kılan sistemlerin ve kurgunun oluştuğu süreçtir. Bu noktada işin içinde bulunan herkesin hassasiyet göstermesi ve çok yönlü düşünmesi gerekir. Günümüzde tasarımın çok hızlı şekilde yapılması aynı şekilde ortaya konması ve maliyetinin de çok fazla olmaması sağlanmaya çalışılıyor. Ortaya konan yapının kısa sürede geri dönüşümü, değişimi veya denemesi olmamaktadır. Bu nedenle öncelikle her noktada sağlıklı düşünüp doğru kararlar verebilmek, ihtiyaçları belirlemek ve tanımak adına gerekli sürenin tanınması gerekmektedir. Fonksiyon kurgusu kadar aynı zamanda yapıya bütünsellik ve aidiyet katabilmek adına kimlik kazandıracak dokunuşların yapıldığı aşamada sürekli olarak maddi kaygıların ön plana geçmesi engellenmelidir.
Mimarlık eğitimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni neslin mesleğe yaklaşımına dair gözlemleriniz nelerdir?
Mimarlık bilgi birikimi olarak, düşünsel olarak sonu olmayan bir süreç. Okul ise bu süreçleri yaşarken doğru yöntem ve yolları tutturabilmek, yeteneklerimizin farkına varabilmek, farkındalığımızı artırabilmek için, neleri gözlemleyebileceğimizin, nasıl deneyimleyeceğimizin rehberi olan bir süreç. Sadece teoride olmamakla birlikte aynı zamanda yaşayan bir süreç olduğu için bu noktaların özümsenmesi ve derinlerine inilmesi açısından kısa olduğunu ve bu nedenle aktarılan bilgilerin konsantre hale geldiği görüşündeyim. Yine de oldukça yetenekli ve genç nüfusumuzun kazanımlarının yüksek hale gelebileceği ve başarılı işler ortaya koyabilecekleri görüşündeyim. Yeter ki bu konuda eğitim sonrası yeteneklerini sergileyebilecekleri, kendilerini geliştirebilecekleri altyapıyı iş ortamını bulabilsinler. Ayrıca bu noktada okul ve iş hayatının birbirinden fazla kopuk olması eğitim sonrası adaptasyon, bazen de hayal kırıklığı oluşturabilmektedir. Tüm bunlara rağmen yeni gelen nüfusun gerek heyecanları, gerekse teknolojik gelişmelere entegre olan gelişim süreçleri doğrultusunda oldukça iyi olabilecek noktalara gelebilme potansiyellerinin olduğunu görebiliyoruz.
İnşaat sektörünün kalifiye eleman durumunu & sorununu nasıl gözlemliyorsunuz?
İnşaat sektörünün 2010 yılından itibaren zirveye tırmanmasının ardından bu sektör kapsamındaki artışı ve gelişim sürecinin hızlı yaşanması sonucunda eleman ihtiyacının da ani olarak artması ile kalifiye eleman bulma konusunda çeşitli sıkıntıların yaşanmaktadır. Projelendirme sürecindeki zaman kısıtlılığı, iş akışının yoğun ve hızlı olmak zorunda olması gibi durumların da etkisiyle bu durum her geçen gün artmakta ve önemli bir sorun teşkil etmektedir. Daha önce bahsettiğimiz gibi okul hayatının iş hayatından tamamen soyutlanması bu bağlamda önemli bir durum haline gelebilmektedir. Düşünsel, fikirsel, deneyimsel gelişimlerinin yanı sıra güncel iş koşullarından da bilgisi olan öğrenciler bu gelişim sürecine daha hızlı adapte olarak, iş hayatında daha motive olarak hızlı adımlarla başlayıp gelişimlerini de hızlı devam ettirebilirler. Nitekim işin zorluğunu yaşamadan mesleki olarak tam manasıyla olgunlaşamasalar da adaptasyon süreçleri daha kısa olacağı için daha pozitif bir gelişim sergilemeleri de muhakkak olacaktır.
Son olarak kısa ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?
Genç ve yenilikçi bir firma olarak kısa vadede tasarımı ve inşa süreci devam etmekte olan projelerimizi hayata geçirerek yaşama sunmak istiyoruz. Yakın gelecekte insan yaşamına daha çok dokunan, daha çok yaşayan, gelecek nesiller için de yaşanabilir kılınacak, yeni deneyim ve keşiflere açık projeler üreterek, nitelikli işler yaparak ve daha çok gelişerek varlığımızı sürdürmek istiyoruz.
Ulusal ve uluslararası mimarlık yarışmalarını ve ülkemiz mimarlarının bu konudaki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Salih Çıkman: Özellikle toplumu ilgilendiren çeşitli ölçeklerde yapılan ve hayata geçirilecek olan tasarımların yarışmayla ciddi bir rekabet ortamında yapılmasını olumlu buluyorum. Son yıllarda yarışmalarda eskiye oranla çok daha farklı ve iyi tasarımların ortaya çıktığını görmek oldukça heyecan verici. Yarışmalar bu noktada düşünce ve fikirlerin rekabetle birleşmesi ile oldukça çeşitlenmesine ve yaratıcılığı zorlayıcı etkisiyle tasarımcılar açısından da iyi birer basamak niteliğinde teşvik edici olmaktadırlar. Bu bağlamda bizler de ulusal/uluslararası yarışmalarda yer alarak çeşitli ödüller kazandık.
Mental Design Works'ün mimari yarışmalarda kazandığı bazı ödüller
2007
Başakşehir Kent Merkezi Kentsel Tasarım Yarışması / Eşdeğer Ödül
Pendik Alışveriş Merkezi Davetli Yarışma / İkincilik Ödülü
2008
Küçükçekmece Kent Merkezi Kentsel Tasarım Yarışması / Mansiyon Ödülü
Sarıkamış Harekatı Anma Alanları Fikir Yarışması / Satınalma Ödülü
2009
Uludağ Milli Parkı Kentsel Tasarım ve Mimari Proje Yarışması / Mansiyon Ödülü
Denizli Belediyesi Ulusal Yarışma / Mansiyon Ödülü
2010
Nef Vertical G. - Uluslararası Davetli Yarışma/ Birincilik Ödülü
Safi 216 - Davetli Karma Kullanım Tasarım Yarışması / İkincilik Ödülü
Nef 2 Haliç - Uluslararası Davetli Yarışma / İkincilik Ödülü
2011
İstanbul INN Zeytinburnu - Ulusal Davetli Yarışma / Birincilik Ödülü
2012
WAF - Dünya Mimarlık Festivali - İstanbul Inn İkitelli / Finalist - En İyi Karma Proje
2013
WAF - Dünya Mimarlık Festivali - İstanbul Inn Levent / Finalist - En İyi Konut Projesi
2015
Sign of City - İstanbul Inn Levent - Finalist - En İyi Mimari Tasarım
2016
Başakşehir Yaşam Merkezi - Davetli Yarışma - Birincilik Ödülü
Boytorun Mimarlık tarafından Arnavutköy’de tasarlanan Durusu Milltown projesi bölgenin konut, ticaret ve kamusal alan ihtiyaçlarını karşılama hedefiyle hayata geçiriliyor. Kişi başına düşen sosyal ala...
Devamını Gör...
Özer Ürger Mimarlık tarafından tasarlanan Güngören Gösteri Merkezi (GGM) ve Kent Parkı projesi, yapı ile çevresi arasında kurulan güçlü bağlar sayesinde İstanbul’un en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri...
Devamını Gör...
Ulusal ve uluslararası ölçekte atlı spor kulüplerine imza atan Equine Design Studio, Şile’de uluslararası yarış standartlarına uygun niteliklerde özel bir binicilik merkezi tasarladı
Devamını Gör...